Sesteki çatallaşmalar, titreşimler, boğuk ses ve diğer tüm ses değişikliğine ses kısıklığı denir. Gırtlaktan daha aşağı seviyelerdeki rahatsızlıklar sesin cılız ve zayıf çıkmasına neden olurken, gırtlağın kendisi ile ilgili hastalıklarda sert, tırmalayıcı ve kısık ses oluşumuna neden olur. Ağız boşluğu ve dil hastalıklarında ise ses boğuk, burundan ve “ağızda sıcak patates varmışçasına” çıkmasına sebep olur.
Ses kısıklığı oluşturan pek çok sebep vardır. Bunlar arasında çok basit ve kendiliğinden iyileşebilecek sebepler olduğu gibi ciddi ve tedavisinin büyük ameliyatlar gerektirdiği hastalıklar da olabilir.
Özellikle 15 günün üzerinde devam etmekteyse mutlaka araştırılması gereklidir. Basit bir üst solunum yolları enfeksiyonundan başka ses teli felçlerine, sesin aşırı ve kötü kullanıldığı durumlardan gırtlak kanserlerine kadar çok değişik sebeplerle oluşabilir. Sesimizi doğru kullanamadığımız zamanlarda(bağırma, yüksek sesle ağlama,vs..) ses kısıklığı görülür. Ses teli nödülü ve kistleri, viral enfeksiyonlar, ses teli felci, sürekli geniz akıntsına yol açan sinüzit, geniz eti, mide asidinin yemek borusuna kaçışı, gırtlak kanserleri ses kısıklığına neden olur.
SES HASTALIKLARI
Sesiniz çevrenizdeki dünyaya sizin kim olduğunuzu gösteren bir araçtır. Aynen parmak izi gibi kişiye özeldir. Özellikle görsel iletişimin olmadığı koşullarda karşıdaki kişiye kimliğiniz hakkında ipucu verir.
SES KISIKLIĞI
Ses kısıklığı, sesteki anormal değişiklikleri ifade eder. Ses kısılması olduğunda ses fısıltılı, kaba, çatallı, zorlanmış olarak duyulabilir, sesin şiddetinde veya tonunda değişiklik olabilir. Sesteki değişiklikler genellikle ses telleriyle ilgili bozukluklara bağlıdır. Ses telleri gırtlakta (larenks) bulunur. Konuşma sırasında titreşirler. Böylece ses oluşumunun ilk basamağı gerçekleşir. Bu titreşimin sayısı, kadınlarda ortalama 200-300/sn, erkeklerde ise 100-150/sn aralığında değişir. Nefes alma sırasında ise ses telleri açılır.
SES KISIKLIĞI NEDENLERİ
-Larenjit (Gırtlak iltihabı)
-Ses tellerinde nodül, kist veya polip gibi iyi huylu kitleler
-Akciğer hastalıkları
-Ses teli hareketini sağlayan sinirlerin felci
-Alerji veya iltihaplara bağlı geniz akıntısı
-Mideden yukarı doğru asit kaçağının olması (reflü) ve şiddetli kusmalar
-Gırtlak ve çevresindeki dokuların tümörleri
-Ses telleri çevresine gelen darbeler
-Psikolojik sebepler
-Şeker hastalığı veya sinir sistemi hastalıkları gibi vücudun diğer bölgeleriyle birlikte ses telini de tutan hastalıklar
-Sigara, duman ve kimyasal gazlar gibi tahriş edici maddelere maruz kalmak
-Yanlış ses kullanımları(bağırma, çığlık, şiddetli ağlama ve öfke durumları)
-Bir takım cerrahi travmalar(gırtlağa yada üst solunum yoluna yönelik yada genel anestezi için solunum yoluna tüp(entübasyon tüpü) yerleştirilmesine bağlı
Ses bozuklukları gırtlak içindeki ya da normal ses oluşumunda fonksiyon gören gırtlak dışı organlardaki problemlere bağlı olarak meydana gelebilir. Normal ses oluşumu için ses tellerinin tüm uzunlukları boyunca simetrik olarak birbirlerine yaklaşabilmeleri gereklidir. Ses teli felci ya da ses teli serbest kenarında yer alan büyük kitleler yetersiz yaklaşma nedeni ile hava kaçağı ve nefesli sese neden olurlar.
Ses kısıklığının çeşitli nedenleri vardır. Bunların çoğu ciddi sağlık problemlerine neden olmazlar ve kısa sürede düzelirler. Ses kısıklığının en sık nedeni "akut larenjit"tir. Akut larenjit, soğuk algınlığı ve diğer üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında ya da aşırı bağırmaktan kaynaklanan ses zorlamalarında ortaya çıkar. Genellikle bir - iki hafta içinde ses normale döner. Aşırı bağırmayı takiben gelişen akut larenjit sırasında ses teli içine küçük kanamalar meydana gelebilir; bu aşamada ses dinlendirilmediği taktirde bu kanama polip adı verilen tek taraflı ses teli şişliklerine(çıkıntısına) dönüşebilir ve sürekli ses kısıklığına neden olur.
Larenjit çoğunlukla enfeksiyona bağlı olarak ses tellerinin şişmesidir. En sık nedeni üst solunum yolları kaynaklı bir viral enfeksiyonun gırtlağa yayılmasıdır. Ses telleri şiştiğinde, titremesi değişir ve ses kısıklığına yol açar. Bu durumun en iyi tedavisi ses tellerinizi dinlendirmek ve bol sıvı almaktır. Bu enfeksiyonların büyük çoğunluğu virüslere bağlı geliştiğinden antibiyotikler etkili değildir. Bir larenjit atağı sırasında sesinize dikkat etmeniz çok önemlidir, çünkü ses tellerinin şişmesi bu bölgedeki bir hasara bağlı bir kanamaya veya nodül(küçük şişlik), polip(doku çıkıntısı) veya kist oluşumuna sebep olabilir.
Ses teli nodülleri klasik olarak ses tellerinin ön 1/3 ile arka 2/3 birleşim yerinde, her iki ses telinde de aynı anda olan küçük genişlemelerdir. Bu lezyonlar sıklıkla sesini aşırı derecede ya da kötü bir şekilde kullanan kişilerde görülür. Nodüllere genç kadınlarda ve erkek çocuklarında daha sık rastlanır. Topluluk içinde çok konuşan, mesleklerini sesiyle gerçekleştiren (profesyonel ses kullanıcıları) kişilerde görülme sıklığı diğer meslek gruplarına oranla daha fazladır. Ses tellerinin birbirlerine sürekli normalden fazla kuvvetle çarpmasına bağlı olarak gelişen nodüller, ses eğitimi ile ses kullanma alışkanlığı düzeltilmediği sürece kendiliğinden kaybolmazlar.
Reinke ödemi uzun zamandan beri devam eden (kronik) ses kısıklığının nedenlerinden biridir. Genellikle sesin kötü kullanımı, sigara içimi, ses tellerini sürekli tahriş eden kronik (uzun zamandan beri devam eden) öksürük, boğaz temizleme alışkanlığı ve laringofarengeal reflü (gizli reflü) ile ilişkilidir. Videostroboskopik muayenede ses telleri sosis gibi gözükür. Yani donuk renkli, su dolu torba gibi bir görünüm vardır. Erişkinlerde ses kısıklığının sık görülen nedenlerinden birisi de yemek borusu ile midenin birleştiği noktadaki bir adelenin zayıflığına bağlı olarak, mide içindeki asitli sıvının yemek borusundan gırtlak seviyesine yükselerek ses tellerini tahriş etmesidir; buna larengofarengeal reflü adı verilmektedir. Ses kısıklığı özellikle sabahları fazladır ve gün içinde azalır. Ses kısıklığı ile birlikte boğazda takılma, yabancı bir madde varmış hissi ve sık boğaz temizleme alışkanlığı da sık görülen belirtilerdir. Reflü nedeniyle ses kısıklığı olan hastaların pek çoğunda mide ile ilgili şikayetler yoktur.
Ses tellerinin paralizisi, baş ve boyun yaralanmaları, tümörler, hastalıklar, ameliyatlar veya felç sonrasında oluşabilir. Dalları beyin sapından larenks'e (gırtlak) kadar uzanan ve ses tellerinin hareketini kontrol edip sağlayan Nervus Vagus (10. Kafa çifti) adlı sinirde oluşan bir hasar, ses tellerinin paralizisinin temel sebebidir. Ses ve yutma problemlerinin derecesi, sinir üzerindeki hasarın hangi seviyede oluştuğuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Ses kısıklığı, Seste hava, yüksek sesle konuşabilme yeteneğini kaybetme, tondaki ve ses yüksekliğindeki değişebilirliğin kısıtlanması,çıkan sesin uzatılabilme ve devam ettirilme süresinin kısalması (1 saniye kadar), yemek yeme sırasında boğulma tehlikesi yaşama ve/veya öksürme, yiyecek ve içeceklerin akciğerlere kaçarak aspire edilmesine bağlı olarak gelişmesi muhtemel zatürre(ses tellerinin yutma sırasında akciğerleri korumak üzere tam ve yeterli olarak kapanamamalarına bağlı) gibi bulgular görülür.
Tıbbi tedavi yöntemleri arasında, kas-sinir transplantasyonu, medializasyon tiroplasti (paralize ses telinin orta noktaya yaklaştırılması operasyonu) ya da paralize ses telinin genişliğini arttırmak amacıyla ses teline bir maddenin enjekte edilmesi gibi yöntemler yer alır. Davranışsal terapi yöntemleri ise Konuşma ve Lisan Patoloğu tarafından sağlanacak ses terapisi tekniklerinden oluşur ve bu kişi için önerilebilecek tek tedavi seçeneği dahi olabilir. Bu durumda kişi Konuşma ve Lisan Patoloğu' nun yardımıyla ses tonunu değiştirme, nefes desteğini ve sesin yüksekliğini arttırma ve sesin oluşması için en uygun olan pozisyonu bulma (örneğin: başı bir tarafa doğru çevirme ya da tiroid kıkırdağı manipule etme gibi) yolunda çalıştırılır.
SES TELLERİ LEZYONLARI
Ses tellerindeki iyi huylu, kanser özelliği göstermeyen lezyonlar sesin yanlış veya kötü kullanılmasına ve ses tellerinde travma veya hasara bağlı gelişir. Bu lezyonlar ses tellerinin vibrasyonunu bozar. Vibrasyondaki bu bozulma ses kısıklığına ve ses kalitesinde kronik değişikliklere neden olur. En sık rastlanan ses teli lezyonu "şarkıcı nodülü" olarak bilinen nodüllerdir. Tipik olarak her iki ses telinde karşılıklı olarak bulunurlar. Bu nodüller ses istirahati ve konuşma terapisi ile tedavi edilirler. Ses teli polipleri veya kistleri de sesin yanlış veya kötü kullanılmasına bağlı gelişen diğer lezyonlardır ve cerrahi dışı tedaviler sonuç vermediğinde cerrahi tedavi ile çıkarılırlar. Ses kısıklığının daha nadir nedenleri arasında allerji, guatr ve sinir sistemi hastalıkları sayılabilir. Birçok insanda doğal yaşlanma ile birlikte bir miktar ses kısıklığı ortaya çıkabilir. Sigara, ses kısıklığının bir diğer nedenidir. Sigara, gırtlak ve boğaz kanserlerinin gelişmesinde önemli bir risk faktörü olduğundan düzelmeyen ses kısıklığı olan ve sigara içen kişilerin bir Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları uzmanına muayene olmaları gerekir. Ses kısıklığı iki haftadan uzun sürerse ve belirli bir nedeni yoksa bir Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları uzmanına muayene olmanız gerekir. Sesle ilgili problemler, ideal olarak sesle ilgili fonksiyonlar ve sorunlarla uğraşan profesyonel bir ekip tarafından değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir. Böyle bir ekipte Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları uzmanı, ses ve konuşma patoloğu, müzik-şan-diksiyon öğretmenleri yer alır. Ses bozuklukları, bu uzmanlardan herbirinin katkısı olabilecek farklı ve karmaşık özellikleri bulunabilir.
SES KISIKLIĞINDA İNCELEME
Ses kısıklığı nedeniyle müracaat ettiğinizde, Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları uzmanı, şikayetlerinizi ve sistem sorgulamanızı yaptıktan sonra bir ayna veya endoskop yardımıyla ağız içinden gırtlağınızı ve ses tellerinizi görmeye çalışacaktır. Eğer larinks muaynesi normalse nöroloji hekimine başvurulmalıdır.
SES BOZUKLUKLARININ TEDAVİSİ
Ses bozukluklarının tedavisi, ses kısıklığının nedenine göre değişir. Ses kısıklığına neden olan durumların çoğu, ses dinlenmesi ve doğru ses kullanma alışkanlığını kazanmakla düzelirler. Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları uzmanınız size ses kullanımı ile ilgili bilgiler verebilir, eğitim için sizi ses ve konuşma patoloğuna gönderebilir veya polip gibi görünür bir neden varsa ameliyatla tedavi önerebilir. Özellikle ameliyatla tedavi önerilenler olmak üzere, ses sorunu olan bütün hastalardan sigara içmemeleri ve sigara dumanı bulunan ortamlardan kaçınmaları, bol su içmeleri istenir. Ses ve konuşma patologları, bazı ses bozukluklarında sesi doğru kullanma tekniğini öğretmeye ve varsa yanlış tekniği ortadan kaldırmaya çalışırlar. Bazı hastalardaki sorun, sigara içimi ve bağırma gibi ses kullanımı açısından olumsuz alışkanlıkların bulunmasıdır. Buna benzer durumlarda hastanın ses çıkartma tekniği düzeltilerek ses kalitesi düzeltilmeye ve varsa nodüller tedavi edilmeye çalışılmaktadır.
SES KISIKLIĞINI ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPILMALIDIR?
-Sigara içiyorsanız bırakın.
-Kafein (kahve, kolalı meşrubatlar) ve alkol kullanımından kaçının.
-Sigara dumanı bulunan ortamlardan kaçının.
-Bol su için.
-Evinizin havasını nemlendirin.
-Gıdanıza dikkat edin - Baharatlı gıdalardan kaçının.
-Sesinizi uzun süreyle ve yüksek şiddette kullanmayın.
-Ses kısıklığı olduğunda sesinizi dinlendirin.
HEKİME NE ZAMAN BAŞVURULUR?
Bu nedenle genelde 1-2 haftadan daha fazla süren ses kısıklıklarında hekime başvurulmalıdır. Ses kısıklığı ile beraber nefes alma zorluğu, ağızdan kan gelmesi, yutma zorluğu veya boyunda kitle (şişlik) gibi şikayetler de varsa bir Kulak Burun Boğaz uzmanına başvurmak için daha acele etmek gerekir.
-Ses kısıklığı 2-3 haftadan uzun sürerse,
-Ses kısıklığı ile birlikte aşağıdaki belirtiler varsa:
Soğuk algınlığı gibi belirli bir neden yokken ağrı bulunması,
Öksürükle kan gelmesi,
Yutma güçlüğü,
Boyunda şişlik,
Birkaç günden uzun süren tam ses kaybı veya seste şiddetli değişiklik olursa Kulak Burun Boğaz uzmanı ile görüşülmelidir.
Özellikle sigara içen, 50 yaşını aşmış ve 2 haftadan uzun süreli ses kısıklığı olan erkek hastaların mutlaka hekime başvurmaları ve dikkatli bir gırtlak muayenesinden geçmeleri şarttır. Çünkü gırtlak kanserinin ilk ve en önemli işareti ses kısıklığı olup erken evrede saptandığında %100’e yakın oranda tedavi edilebilmektedir.
NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
-Sigara ve alkol kullanılmaması (sigaranın rolü çok daha fazladır)
-Sesin doğru tonda, kalınlaştırma ve inceltmeleri fazla yapmadan kullanılması
-Çok uzun süre konuşmaktan kaçınılması
-Diyaframı kullanarak, gırtlak kaslarını çok yormadan konuşulması
-Bol su içilmesi
-Boğaz temizleme hareketini yapmaktan kaçınılması
-Mideden asit kaçağı olan (Reflü) hastalar için akşam saatlerinde çay, kahve, kola, alkol alınmaması, mideyi dolduracak kadar yemek yenmemesi, yemek yiyip hemen yatılmaması, yüksek yastıkta yatılması
-Bulunduğunuz ortamın nemi ve ısısının uygun olması